Frontotemporal Demans
Frontotemporal demans (FTD), özellikle beynin frontal ve temporal loblarında sinir hücrelerinin öldüğü bir hastalıktır. Duygular ve sosyal davranışlar, diğer şeylerin yanı sıra, bu bölgelerden kontrol edilir.
Hastalığa yakalananlar genellikle hastalığın başlangıcında Alzheimer hastalarından daha gençtir. Belirtiler genellikle ilk olarak 45 ila 60 yaşları arasında ortaya çıkar, ancak hastalık çok daha erken veya daha geç - 20 ila 85 yaşları arasında da görülebilir.
Frontotemporal Demans
Frontotemporal demans Ankara, beynin frontal ve temporal lobunda meydana gelen sinir hasarı sonucu ortaya çıkan demans türüdür. Frontal ve temporal lobun etkilenmesi sonucu bireyin kişiliğinde, ilişkilerinde ve genel sosyal davranışlarında birtakım değişimler meydana gelebilir. Bireyin dil becerilerinde, yazma ve kendisini ifade etme yetisinde sorunlar görülebilir. Frontotemporal demans tedavisi kapsamında ilaç uygulamaları, özel eğitim seansları, evde bakım hizmeti ve terapiler gibi kişiye özel planlanan uygulamalar gerçekleştirilebilir. Bireyin tedaviye yanıtına ve ihtiyaçlarına göre bu tedavilerin detayları güncellenebilir ve böylece bireyin çok daha işlevsel bir yaşam sürmesi sağlanabilir.
Yazımızın devamında ‘’Frontotemporal demans belirtileri nelerdir?’’, ‘’Frontotemporal demans nedenleri nelerdir?’’, ‘’Frontotemporal demans tedavisi ne kadar sürer?’’ ve ‘’Frontotemporal demans tedavisi nasıl yapılır?’’ gibi merak edilen sorulara yanıt vereceğiz. Ankara frontotemporal demans tedavisi hakkında detaylı bilgi almak için yazımızın devamını inceleyebilirsiniz.
Frontotemporal demans, beynin frontal ve temporal loblarının kesişim bölgesini etkileyen, bir demans türüdür. Beynin frontal lobu, akıl yürütme, problem çözme, karar verme, plan yapma, duyguları ve motor faaliyetleri kontrol etme gibi görevlere sahiptir. Beynin temporal lobu sayesinde ise iletişim kurulabilir, alınan kokular analiz edilebilir; yüzler, mekanlar ve duyular arasında karmaşık ilişkiler kurulabilir. Frontotemporal demans hastalarında, beynin bahsi geçen iki lobu da belli ölçülerde zarar gördüğü için zaman içerisinde bahsi geçen bilişsel işlevlerde azalma görülür. Bu azalmaya bağlı olarak bireyin günlük yaşamı, sosyal hayatı ve aile ilişkileri zarar görebilir. En nihayetinde ise bireyin yaşam kalitesi ciddi ölçüde düşer.
Frontotemporal demans, beyinde frontal lobun ve temporal lobun kesiştiği bölgedeki nöronların ciddi şekilde zarar görmesi ile meydana gelir. Frontotemporal demans ilgili bölgedeki sinir hücrelerinin fiziksel travma veya yıpranma sonucu işlevlerini yerine getirememesi ve kaybı sonucu meydana gelebilir. Bu rahatsızlık genellikle daha erken yaşlarda ve erkeklerde daha sıklıkla görülmektedir. Bununla birlikte kalıtsal bazı etmenlerin de frontotemporal demansın ortaya çıkmasında rolü olduğu düşünülmektedir.
Yaşlılarda kaybı bozuklukları belirtileri bu şekilde sıralanabilir. Bahsi geçen belirtiler, kaygı bozukluğunun türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir.
Frontotemporal demans belirtileri arasında şunlar yer almaktadır:
-
Davranış değişimleri. Bireyin çeşitli olaylara veya durumlara karşı verdiği tepkilerde ciddi şekilde değişimler meydana gelmesi.
-
Konuşma ve kendini ifade etme konusunda zorluk çekmek.
-
Kasları kontrol etmekte zorlanma, buna bağlı ortaya çıkan hareket problemleri.
-
Sosyal yaşamdan izole olmak.
-
Plan yapmakta zorlanmak.
-
Duygu ve düşüncelerde değişimler, problemler görülmesi.
-
Cinsel dürtülerde, saldırgan ve argo davranış ve söylemlerde artış görülmesi.
Deneyimlenen belirtiler rahatsızlığın ne kadar ilerlemiş olduğu gibi faktörlere göre farklılık gösterebilir.
Frontotemporal demans için en önemli iki risk faktörü ailevi yatkınlık ve yaştır. Aile üyelerinden birinde veya birden fazlasında demans hastalığı olan bireyler Frontotemporal demans konusunda risk altında olabilirler. Bahsetmiş olduğumuz gibi yaş da Frontotemporal demansın ortaya çıkmasında önemli bir faktördür. Diğer demans türlerinden farklı olarak Frontotemporal demans 30-35 gibi daha erken yaşlarda da görülebilir. Bunlara ek olarak Frontotemporal demans; erkeklerde, sigara kullanan bireylerde görece daha fazla görülmektedir.
Frontotemporal demansın son evrelerinde, daha önce bahsetmiş olduğumuz belirtiler çok daha şiddetli bir hal almıştır. Birey hareket kabiliyetini ciddi ölçüde kaybetmiş olabilir ve kaslarını kontrol etmekte güçlük çekebilir. İnsanları, objeleri ve mekanları tanımakta zorlanabilir. Tek başına yemek yemekte, yutkunmakta ve iletişim kurmakta güçlük çekebilir. Buna ek olarak çeşitli enfeksiyon hastalıkları açısından da daha büyük bir risk altındadır. Bahsetmiş olduğumuz durumlar, zamanında ve etkili tedavi ile kontrol altına alınabilir.
Frontotemporal demansın teşhis sürecinde başvurulan dört temel uygulama vardır. Bunlardan ilki hasta öyküsünün alınması, ikincisi ise fiziksel muayenedir. Üçüncü tanılama uygulaması ise MMT, MOCA ve Demtect gibi bilişsel faaliyetleri ölçen testlerdir. Bunlar sayesinde genellikle demans hastalığının varlığından emin olunur. Ancak demansın türünü belirlemek için PET, EEG, BT ve beyin MR’ı gibi görüntüleme teknolojilerine ihtiyaç duyulabilir. Buna ek olarak laboratuvar testleri de istenebilir. Teşhisin son aşaması olan bu uygulamalar sayesinde beynin hangi bölgelerinin etkilendiği belirlenebilir ve böylece kesin olarak fronto-temporal demans teşhisi konulabilir.
Frontotemporal demans tedavisi, hastanın ve hastanın bakımını üstlenen bireylerin ihtiyaçları devam ettiği sürece devam eder.
Frontotemporal demans tedavisinde başvurulan üç temel uygulama vardır. Bunlardan ilki hastanın belirtilerini kontrol altına almak için yapılan ilaç tedavisidir. İkinci tedavi uygulaması ise hastanın günlük yaşamında işlevsel olabilmesi için yapılan destekleyici uygulamalardır. Üçüncü uygulama ise demans hastası bireyin bakımını üstlenen kişilerin profesyonel olarak desteklenmeleri, süreç konusunda yönlendirilmeleri için yapılır. Böylece hem demans hastası bireyin hem de bireyin bakımını üstlenen kişilerin yaşam kalitesi arttırılabilir.
Ankara frontotemporal demans tedavisi fiyatları, tedavinin detaylarına ve benzer etmenlere göre hastadan hastaya değişiklik gösterebilir.